SINIR ÖTESİ ALACAKLAR NASIL TAHSİL EDİLİR -İLAMSIZ AVRUPA ÖDEME EMRİ’NE GENEL BAKIŞ-
EUROPEAN PAYMENT ORDER
18.12.2020
DİKEY INTERNATIONAL
Uluslararası Hukuk & Danışmanlık
Av. Dr. Dimitra KÖKNAR
Uluslararası ticaret alanında en çok karşılaşılan sorunların başında yurtdışı, sınır ötesi alacakların tahsilatı gelmektedir. İşbu yazı ile konuya ilişkin, fazla ayrıntı ve kanun maddeleri incelemesine girilmeden, kısaca bilgilendirme yapılması amaçlanmaktadır.
Sınır ötesi alacaklarda aktif olarak kullandığımız 3 yol bulunmaktadır. Bunlar arasından hangisinin duruma elverişli olacağına, duruma göre hukuki bir inceleme yapılarak karar verilmesi gerekir.
1. ALACAKLININ BULUNDUĞU ÜLKEDE TAKİP
Borçlu tarafın yurtdışında yerleşim yerinin bulunuyor olması ve takibin mutlaka borçlunun yerleşim yeri olan yabancı ülkede başlatılması gerektiğine ilişkin yanlış bilgiler, alacağının miktarına bağlı olarak ta alacaklı tarafça çoğu kez vazgeçilerek takibi yapılmamaktadır.
Kural olarak, borçlunun yerleşim yerinin yurtdışı olması, Türkiye’de icra takibine engel teşkil etmemekle birlikte, sorun, Türkiye’de usulünce yapılan takibin kesinleşmesi halinde , Türkiye deki kararın tanınması ve borçlunun yurtdışındaki malvarlığına cebri icranın gerçekleştirilmesinde yaşanmaktadır.
ŞÖYLE Kİ; yabancı ülke nezdinde karar tanıma ve cebri icra yoluna başvurma için, gerekli yurtdışı yargı mercilerine başvurmak, hukuki sürecin yönetilmesinde ise yurtdışı avukattan hizmet alınması gerekmektedir. Anlatılan yöntem, borçlunun ülkesi ile mahkeme kararlarının tanınması hususunda anlaşma bulunması halinde daha etkili olmaktadır.
2. TAKİBİN BORÇLUNUN ÜLKESİNDE BAŞLATILMASI
Takibin borçlunun bulunduğu ülkede başlatılması, itiraz durumu ve alacaklının lehine verilecek kararın uygulanmasında hemen icra edilebilir olması ve tahsilat şansının daha yüksek olması bu çözümü geçerli kılmaktadır. Türk müvekkil ile yurtdışında tahsilatı takip edecek avukatın arasında güven ilişkisi sağlanması, bu ilişkinin, tüm riskler de göz önüne alınarak, sağlam bir sözleşme dahilinde çerçevesinin çizilmesi, kültürel ve lisana bağlı bir çok olası anlaşmazlığın önüne geçilmesinde yardımcı olacaktır.
3. AVRUPA ÖDEME EMRİ
Avrupa birliği 12 Aralık 2006 tarihinde Ödeme Usulüne İlişkin Avrupa Ödeme Emri Hakkında 1896/2006 Sayı ve 12 Aralık 2006 Tarihli “Avrupa İlamsız İcra Tüzüğü” ile ilk olarak ““Avrupa Ödeme Emri” usulünü yaratmış olup, söz konusu düzenlemeler 12 Aralık 2008 tarihi itibariyle yürürlükte bulunmaktadır.
Uluslararası alacak takiplerinde önemli bir araç olan Avrupa Ödeme Emri, uzun yıllardır yürürlükte olmasına rağmen çok tanınmayan ancak etkili bir yöntemdir.
- AVRUPA ÖDEME EMRİ nedir ve yerleşim yeri Türkiye olan alacaklı bu yönteme başvurabilir mi?
Bizim hukukumuzdaki ilamsız ödeme emrine eşdeş olduğu söylenebilir. Ortaya çıkarılmasındaki amaç, AB üyesi tüm ülkelerde tanıma/tenfiz e gerek duyulmaksızın doğrudan icra edilebilir olma özelliğidir. Alacaklı tarafından mahkemeye sunmak yerine, mahkeme tarafından alacaklıya gönderilecektir.
- Hangi alacaklar Avrupa Ödeme Emrine konu olabilir?
Muaccel olan tüm miktarlardaki para alacakları için düzenlenmesi mümkündür. Bununla birlikte, Evlilik Mal Rejimi,Miras Hukuku, İflas Ve Aciz Tasfiyesi ile Sosyal Güvenlik Hukukuna ilişkin meseleler kapsam dışında olup, söz konusu alanlara ilişkin Avrupa Ödeme Emri gönderilmesi mümkün değildir.
- Hangi lisanda ve nereye başvuru yapılacaktır?
Ödeme Emri formunun, alacağın tahsil edileceği ülkenin lisanında doldurularak, konuya ilişkin yabancı yerel mahkemeye iletilmesi gerekmektedir.
- Borçlu itiraz ederse?
Ödeme emri tebliğ edilen borçlu, icra edilebilir bir ödeme emrine itiraz hakkı bulunmamakla birlikte, 30 gün içinde itirazlarını, ödeme emrini düzenleyen mahkemeye yapmakla yükümlüdür. Ancak bu noktada konu hukuki bir ihtilafa dönüşecek ve yabancı ülkedeki yetkili mahkeme de dava açılması gerekecektir.
Alacaklı taraf, başvurusunda vermiş olduğu yanlış bilgilerden dolayı takip talebinde bulunduğu ülke hukuku kapsamında sorumlu olmayı kabul ettiği hususunu taahhüt etmek zorundadır.